Monday, May 05, 2008

These Hard Times (Wizard Times)

Yağmurlu bir bahar akşamı
hafif yalpalayarak yürüyen
tepeden tırnağa siyahlar giymiş bir kadın
var
elinde çantası
yok
"makyajsız, kimliksiz, mülksüz"
gri şehrin en özgür yoksulluğunda
yürüyor...
Akıl defteri, parfümü, göz altı kapatıcısı, nüfus cüzdanı
olmadan yürüyor...
Japon efsanelerindeki siyah hayaletler gibi
Goya'nın eskizlerindeki karaltılar gibi
"nedensiz, anlamsız, alışkın olmadığı şekilde"
yürüyor...
"Before Night Falls"ın itici çocuğu
Reinaldo Arenas'ın dizelerindeki gibi
sokak lambasının ışığını
en keskin haliyle algılayacak kadar kendinde
havanın kokusunu, ayaklarının altında ezilen Arnavut kaldırımlarını
hissedecek kadar derişik
yürüyor...
Gölgesinin ahesteliği
vücudunun düş popu
karanlığın ince sesi varken kulaklarında
Claire Voyant'ın Twenty Four Years'ini mırıldanıyor.
Geceleri evinin yolunu bulamayan rakı sarhoşları gibi
yürüyor...

Koro:
"Kaybolmayacak kendinden başka hiçbir şey,
boşluğun siyah esiri gözden yitse de!"

2. Perde
Bir kadının çantası
hangi anlamların madde halindeki suretidir?
Annaresli Shevek'in Odocu kuramları gibi
kadının hayat fezlekesi
merhum mefhumu
"manasızlık"
bu kadar aşikarken gün gibi
düşünüyor...
Yatağında sere serpe uzanmış yatan bir kadın
var
elinde çantası
yok
"tarihsiz, belirsiz, amaçsız"
hafifliğinin mest eden doruklarında
düşünüyor...
Talihsizliğinin dramatikliğiyle alay eden antik bir peplum kahramanı gibi
birbirine bağlı iki değişkenin ters orantısı/ters ilişkisi gibi
aklını yitirdikçe kalbine yaklaşıyor...
"kontrolsüz, plansız, varsayımsız"
seradaki mutemetlik saksı çiçekleri gibi
alçakgönüllü pencere önü çuhası gibi
düşünüyor...

Koro:
"Listelerle zümreleştirilmiş zihnin, yasa boşluğundan yararlanır kalbi ve dönebilmek için sokaklarda oynayan kızların arasına, atıverir çantasını omuzlarından boşluğa!"