Ruhların geçidinde
keçileri çağıran büyü
Kapısında kemikten çanlar asılı bir kadının,
amber taşlı yüzüğünden fırlayan.
Kedi gözleri,
manevralar,
tilki uluması.
Odanın içine rüzgarı dolduran ve mumu titreten bir gölge,
soluksuz bir bekleyiş.
Aniden
fırındaki pastanın sesi,
ve simli eteğimin ucuna basarak kayan ben.
Aşk, ateş, özlem.
Siyah şekiller arasından beliren bir centilmen.
Buğu kokuları,
dilimin ucuna gelen aceleci kelimeler,
ve suskun bir yeşil.
Kan damlaları,
duvardan sarkan iskeletin şarkısı:
"Geceden kalma kadının dudaklarında, bırak akışına."
Heyulalar arasında,
ipek perdeler,
avuç içinde yanan göz,
spiritler, ifritler, mistikler.
Çiçekten kumaşlarla kaplı bir evde,
sarıya çalan loş ışıkta sohbet ediyor kargalar.
Ballı ekmek ve tuzlu şarap eşliğinde.
Evlerinin arkası sis,
deniz
ve iris.
Uzanıyor turuncu saçlı kadın,
verandanın eğiminden geceye.
Buse alırken erkek, gül desenli boynundan,
hayallerine yatıyor.