Thursday, July 23, 2015

İspritizma

Bir film izliyorum ve seyahatler çekiyor içim;

"Vengo"dan sonra İspanya'ya
"Before Sunrise"dan sonra Viyana'ya
"The Darjeeling Limited"den sonra Hindistan'a
"Only God Forgives"ten sonra Bangkok'a
"Only Lovers Left Alive"dan sonra Fas'a

doğru...

"Ölesiye yalnız, ölesiye mesudum. İçim kalabalık çekiyor. İnsanlar çekiyor. Çocuklar istiyorum; haşarı, sarışın, esmer, edepsiz… Seyahatler çekiyor içim. Dünya yüzündeki tuzlu sularda ışıklı vapurların gittiğini; Paris’te kırmızılı, yeşilli, turunculu işaret fişeklerinin bulvarlar boyunca akan köhne taksilere sis içinde yol gösterdiklerini; caddelerde, meydanlarda gotik binaların kayalar misali yükseliverdiğini; bisikletine tünemiş genç bir kadının türkü söyleyerek geçtiğini; pırıl pırıl matruş bir adamın pırıl pırıl bir bıçakla bonfile kestiğini; yalancı inciler içinde dolgun bir kadının Napoli’de, şarkılı bir kahvede fıstıklı dondurma yediğini; tayyare meydanlarının lokantalarında konyak içerek garip valizleriyle yolcular bekleştiğini; üçüncü mevki bir vagonda yaşlı bir adamın şehir içlerinden tren geçerken, gençken oturduğu kahveleri tanıyarak titrediğini…" Sait Faik Abasıyanık