Thursday, July 31, 2014

Wednesday, July 23, 2014

Antik Otel

En iyi arkadaşıma ve biricik sevgilime...

Mermer merdivenleri iniyoruz,
tıpkı bir balığa benzeyen Tokyo terliklerimizle.
Erguvanlar sarmış dört bir yanımızı,
pembenin muhtelif tonlarında.
Meyveli tütünler,
viski şişeleri,
İngiliz kahvaltısı.
Güneşin huzmeleri Titan'ların yakıcı okları gibi.
Herkes sere serpe.
Herkes güneşten pelte.
Eriyoruz, kemik çerçeveli gözlüklerimizle.
Çanların sesini dinliyoruz, eski evlerin arasından geçerken.
Kedileri seviyoruz.
Kuşlarla konuşuyoruz.
Dorana'nın prensesi meşhur.
Bir de kızarmış ekmeklerin üstündeki hellim peynirleri.
Tüm içkiler bizim.
Tüm sahiller de.
Kızarmış patates,
naneli sigara,
tuzlu deniz suyu.
Güneş izlerimizi seviyoruz.
Denizden sonra alınan duştan daha fazla hem de.
Limanda salınmayı,
deniz ürünleri salatası eşliğinde.
Nerede otursak?
Denize yakın olsun.
Buz gibi bira mı?
Kesin olsun.
Sabahların en güzel yanı yatağımızın dağınık kalması.
Otel odasındaki buzdolabımız
ve esspresso.
Rüzgarlı bir kaleyi fethediyoruz.
Elimizde telefonlarla.
Tüm Kyrenia'yı izliyor surlar.
Düşüp bayılıyor table talker'lar.
Turkuaz sarnıç,
zindan odası,
gemi kalıntısı.
Rodos şövalyeleri makas alıyor yanaklarımızdan.
Saçlarımız havalanıyor.
Öpüşüyoruz.
Kıbrıs'ın ruhu süzülüyor aramızdan.
Sandaletlerimiz kum doluyor.
Havuz oyunları,
su barı,
love kokteyli.
Rakı için hazır mıyız?
Akdeniz mezeleriyle donatılmış masamızda,
aşk tazeliyoruz.
Tüm geceler bizim.
Tüm fısıltılar bizim.
Tekne beşik gibi sallıyor suyun üstünde bizi.
Vikingler karşı kıyıdan yolumuzu gözlemekte.
Köpük bombaları atıyorlar üstümüze.
Çıplak deniz kızları dans ediyor etrafımızda.
Tatlı yorgunluk,
kırmızı tanga.
Aşkına oynuyoruz,
Savoy'un altın kaplamalı,
sırıtık kumar makinelerinde.
Şansımız bol.
Tatlımız bol.
Kapanışı karışık dondurmayla yapıyoruz.
Papağanlar gibi.
Işıklı minik evlere veda ederken,
uçağın kanatlarını,
bir de küçük kaçamağımızı düşünüyoruz,
özgür kıyılardaki.

Karaf (Kopya Ölüm)

Bir tatlılık, evet bir tatlılık vardı içeride, ama öylesine acıydı ki...

Kül rengi bir paspasın üstüne vuruyor,
tarumar bir ışık huzmesi.
Kimse mutlu görünmüyor,
perdesiz pencere bunu söylüyor en azından.
Karaltılar heyecanla yürüyor.
Yetişecekleri en fazla şehrin göbeğine giden bir tren.
Ya da sevgilileri.
Kalbine çöken ağır akşamı duyumsuyor kadın.
Çiçekli elbisesini delip geçen,
gotik kiliselerin göğü delmesi gibi.
Zenginliğin ve gençliğin görkemli güvenini yitiren bir kadın.
Sıkıntının bütün boyutları uyanıyor içinde.
Yabancı ve yalnız olan her şey güzel.
Yaşlı, kötü ve acılı bir dünyaya rağmen.
Manastırları geziyor, cafe'lerde taze krema yiyor, müzeleri turluyor.
Kendisine dayanak arayan bedbin bir dişi edasıyla.
İçini boşaltıyor,
fakat korkuları bırakmıyor peşini.
Küskünlükleri.
Defalarca görmezden gelip,
yeniden kabul ettikleri.
Tutarsızlıkları ve kararsızlıkları boğuyor ince boynunu.
Alem ne der.
Kesin herkes dengesiz bellemiş onu.
Tüysüz bir şeftali dilimi atıyor ağzına,
barok bir bıçaktan çıkan.
Tanrı gülmez.
Tanrı oyun oynamaz.
Tanrı sadece yargılar.
Kadın kendini yurtsuz buluyor,
sehpalarının tozunu da alınca.
Bu, tehlike demek.
Derken eciş bücüş şekiller oluşuyor tavanda.
Güneş yaramazlık yapıyor şimdi.
Her gün gitmeyi düşünüyor ve her gün kalakalmışlığa biraz daha gömülüyor kadın.

Yüzen Bahçe

Bir transatlantiğe biner gibiyim.
Titanik'teki yalnız ve buğulu kadın.
Şiir yazıyor ve denizin bungun sularını izliyor.
Biraz buz parçası ve biraz da dağ.
Ya da Mersault'un bilinçli ölümdeki gezgin ruhu.
Karanlık sularda yüzen ruh.
Refik Halit Karay'ın gemi maceralarını da andırıyor halim.
Tanışlar, sevişler.
Uçan etekler, şapkalar.
Ada vapuru yandan çarklı.

Tuesday, July 22, 2014

Korvus

Hayat akıyor.
Nerede, kimle mutsuzsan
bırak.
Kuşlar havalanıyor.
Eski defterleri
kapat.
Yeni hikayeler yaz.
Gece oluyor.
Baykuşları dinle.
Çünkü ölümler güzeldir.
Sana fevri diyorlar.
Deli,
asabi,
çocuk.
Savaşlar bitti.
Kediler uyuyor.
Sen varsın.
Kalbin durana kadar,
buradasın.
Sessizliği yaşa.
Soluk al.
Hayatla dol.
Çünkü nefesler güzeldir.
Bulandığında bekle,
berraklaşsın.
Karışma,
aksın hayat.

Monday, July 07, 2014

Sunday, July 06, 2014