Saturday, December 15, 2018

Virtuoso

Çayımı yudumladım ve dedim ki kendime:
Her gün
asla cesaret edemem dediğin
bir şey yap.
Geri döndürülen hiçbir şey
eskisi gibi olmaz.
Zombi anılar,
ete susamış boşluklar,
bilinçsiz açlıklar.
O zaman dönme geriye.
Halka çiz!
Ama n'aparsan yap
olay yerine dönme.
Olgun,
üstat,
bilge,
çocuk ol.
En çok da çocuk ol.
Çocuk olmak festivaldir.
Hiç kimse görmeyecekmiş gibi
yarat.
Tanrı gibi değil,
kendini ortaya koyar gibi,
kızarmış yer elması yer gibi,
zevkle yarat.
Her şeyden
bir şey öğren.
Dost canlısı karanlıktan,
insan yiyen aydınlıktan,
en çok da topraktan.
Aç kendini,
sayısız pencereler olarak.
Üstüne su dökülmüş Gremlin ol.

Keşke arkadaşım olsa...

Kemikler

"I'm too extraordinary to do cleaning." Temperance Brennan

İnsan yalan söyler
ama kemikler asla.
Bu hayatta
içimizi rahatlatan şeyler vardır;
yılbaşı zamanı,
battaniyenin altına girmek,
kar yağdığındaki sessizlik,
kapalı havanın olağanüstü hali,
gece yapılan sandviç,
sıkıca sarılmak,
ileriye baktığında dağları görmek.
Bir de polisiye dizi izlemek var.
Kuru kafaların leydisi B'yi.
Akıllı, güçlü, inançsız birini.
Her gün yeni bir ders
Bones'un sözleri
Booth'un sezgileri
etsiz,
soğuk
ama deruni...
Bilim güven verir çünkü.
Bones gibi hissiz ama hassas.
Her zaman bir açıklaması var
Booth gibi.
Kemiklerine işler
her gerçek.
Çünkü kaç kere görmüşsündür kendini
parçalanmış,
dizilmiş,
anatomik olarak.
İskeletsiz bir hayat yoktur,
kafanın tasını attırmayan bir haksızlık,
şeffaf bir insan yoktur.
Ama kemikler ele verir her şeyi.
Böcekler de öyle.
Her antropolog,
güvenmek isteyen herkes,
her yalnız yolcu
bilir bunu.
Bones, hayatın kendisi.