Friday, March 27, 2020

Herbarium

Sahip olduğum bütün önemli şeyler
küçük bir bavula sığabilmeli
diyen Marcel Duchamp'la aramda
düzinelerce gözlük,
kutu kutu yüzük,
bir oda dolusu boş şişe,
ve bir sürü bavul var.
Soyluca bir zevk
kendini göstermek
kan ve tüylerin arasında.
Bir cadı romantizmi taşıyor
içinde kırmızı küresi olan
mücevher kutusunda.
Küçücük bir oyuncak bebek evine
sığabilmeli bir hayat
yeri geldi mi.
Böyle buyurdu Zephyr.
O gizemli kısa hikayelerin
renkli kaftanlarla süslenmiş perisi.
Düşlerinde pembe bir İskoç kalesi.
Abartmayı da şapkalar kadar,
ayakkabılar kadar,
biblolar
ve dildolar kadar
çok seviyorum.
Sonuçta Eartha Kitt ehlileşmedi,
gecenin müziğini şakıyan
vahşi çocuklar da.
Bir yığın eski fotoğraf,
oyuncak raf raf,
kullanılmayan bir yığın eşya.
Tarihe yolculuk yapar toplayıcı
kafasının içindeki ipek yolunda.
Ben bir koleksiyonerim.
İçimde özgür bir dışavurumcu var benim.
Gelirseniz görürsünüz,
içi harikalarla dolu minyatür kutuma.

Crypt

Duvarlarına kitap sayfaları yapıştırıyor,
defterine kurumuş otlar
ve de kurutulmuş kalpler.
Bir üniversite defterinin kenarına yazılmıştı
en mütevazi notlar.
Büyük tuvallere kolajlar yapıyor
biraz renkli boncuk, biraz cam kırığı
biraz da paçavra kullanarak.
Cazın kabalistik ritmi eşliğinde.
Uğultular yükseliyor
ölülerin gömüldüğü mahzenden.
Çok sevdiler onlar da.
Oyuncak bebeklere makyaj yapıyor
şimdi hepsi sevimli birer kadavra.
Çocuklar resim yapıyor mudur şimdi evlerde?
Bir kuşun hiç umurunda olmaması ne garip...
Koleksiyonları katlanarak büyüyor
bunu Doctor Caligari'leri bile
hayal edemedi cabinet of curiocities'in.
Lamellar bir uğraşı kendi kendine eğlenmek.
Kınına sığmayan biri olmak
keskin ve sivri.
Çizimler yapıyor tıpkı çocukluğundaki gibi.
Pullu ve yapraksı kadınlar çizmek en sevdiği.
Gülüyor, içiyor, ruh çağırıyor...
Ve bunların hepsini bülbül yuvasında,
çatı katındaki odasında,
kitapların kuytusunda,
kafasının dolaplarında yapıyor.