Saturday, August 31, 2019

Monday, August 26, 2019

Saturday, August 24, 2019

Sıhhatli Bir Cadı Her Şeydir!

Sağlık, iyilik demek.
Erken kalkıyorum artık.
Maydanoz sapı kaynatıp içiyorum,
yaşlı cadılar gibi.
Korselerimi,
karbonhidratları,
toksik insanları,
plastikleri
çıkardım hayatımdan.
Biraları lavaboya döküyorum
onun yerine su.
Dehidrasyona ve depresyona
yer yok hayatımda.
Marulu seviyorum,
sonra mantarları,
bir de limonu.
Ama en çok sağlıklı atıştırmalıkları.
Günde birkaç dakika egzersiz yapmayı.
Sömürmemeyi hayvanları ve doğayı.
Böyle başlıyor sihir.
Kendini iyi hissetmeye
eş bir duygu yok.
Her duygunun anası o.
Böyle seviyor insan yaşamayı.

Friday, August 23, 2019

Suzet Doli

"Zaman onu solduramaz, ne de adetler onun sonsuz çeşitliliğini bayatlatır." William Shakespeare

Hayatımda ilk defa
kim olduğumu bilmiyorum,
kalbim artık yontulardan
başka bir şeye bağlı değil.
Kimseyim ben, kimsem kimim.
Tarot kartlarım ve kristal toplarım
en sevdiğim oyuncaklarım.
İçimde binlerce okla vurulmuş
bir Aziz Sebastian var.
Boynumda metrelerce uzunluğunda inciler,
takma kirpiklerimde kadifeler,
yüzüğümde her an yanmayı bekleyen tütsüler...
Sıradanlığın yok edicisiyim ben.
Doğulu bir cadı
ya da baştan çıkartıcı vampirik bir varlık.
Gölgeysem gölgeyim, parlarım ivedilikle istersem.

Wednesday, August 21, 2019

Sarımsaklı Büyü

Işığı, yetenekleri, hevesleri
harcanmış bir kadınım ben.
Toprağın kancası,
ölümün kokusu,
biranın tortusu
hayatımın üzerinde.
Kanadı kırık kuş,
kanadı kırık melek heykeli
çok şey anlatıyor aslında.
Mistikleri olan bir kadınım ben
oldukça tembel ve huysuz.
Hayatım tuzlu su,
içtikçe susadığım.
Nasılsa zaman
hepimizi hayalet yapacak
umutlarına sarılamadığım.
O zaman varsın süratsiz yaşayalım
başarısızlıklar ve trampetler eşliğinde.
Heyhat haraplık!

Oh My Venus

Sağlıklı
olmak
dünyadaki
en seksi şey.

Madame La Serpente

Soğuk ve kasvetli ormanlarda vazgeçtim bekaretimden
ve beslenmem gereken zamanlarda kan kokusuydu ailem.
Ben seninle bir gün opium içip, deliliğin sınırlarında gezinebilme ihtimalini sevdim.
Bran'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman,
özlemeye başladım mezarımı.
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki susuzluktan ağır geldi çoğu zaman.
Benim Ishtar'ım vardı, Dagon'um...
Bir de ışık getiren düşmüş meleklerim.
Transilvanya'ya usul usul kar yağıyordu
ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmak
yem olmak demekti uluyan çocuklara.
Oysa hiç ısırık izim olmadı benim, hatırladığım.
Kurban resitalinin ortasında masum bir yüzdüm sadece
fırfırlı düşler biriktiriyordum,
aşk şiirleri yazıyordum sevgilime.
Ben insan kalabilme ihtimalini seviyordum sinsi ziyafetlerde.
Tekinsiz davetliler beni zamansız,
amansızca bir griliğe sürükledi o ilk gece.
Ben senin beni dönüştürme ihtimalini sevdim,
ben seninle birlikte beslenebilme ihtimalini sevdim.

Monday, August 19, 2019