Sunday, July 31, 2016

Eloise

Bir baykuş
kanat çırpıyor
elbisesinin eteklerinde.
Satellite Love'ı söylüyor
yalancı rüzgar.
Soğuk bir öpücük
çalı süpürgesi saçlar
kedi tırmalaması
kül gibi kar.
İntihara meylediyor
bütün çatılar.
Sigarası dudağında
kitaplara gömülüyor Eloise,
rest in peace.

Wednesday, July 20, 2016

Artemis

Hiçliğe gir
bırak sessizleşsin her şey
hiçlikten yeniden doğarsın
derin bir nefesle
izin ver hiçliğe
bir anın içinde.

Ve ben şimdi ilerliyorum.

Vampyr

Edvard Munch

Momentum Kapısı/ İnsanlığı Aşmak

"İşte şimdi sizin zamanınız. Çok güzel bir zaman ve biraz da tuhaf." Adamus

Bir zebani tasviri içinde ülke
bense yazları kurulan
rakı masalarını düşlüyorum.
Ruhum gittikçe sivrileşen
gotik katedraller misali.
Ne kadar uzayabilirim daha
benden bağımsız
atmosfere?
Modern zaman büyücüsü
kendisi için realiteler yaratıyor,
güneşli bir öğleden sonrası
gerekmeden hiçbir şey yapması,
gevşiyor.
Esintili bir sal
çırılçıplak
bir de mini bar.
Rakı, barbunya, plazma.
Doğuyor
uzlaştırmaktan uzaklaşıp
su sesi oluyor,
gölcük terapisi.
Sıkışan her şey
dağılsın
satır aralarına,
suyun beyazına,
zebaniler artık
bir fantazma.

Tuesday, July 12, 2016

Helena Mumgagası

Viyana'nın Sisi'si karşılıyor bizi
şehrin kapılarından
uykulu aç girerken.
Yürüyüş yapmayı seviyorum
tıpkı Kant gibi
ya da Walden Gölü'nün kenarında
bir Throeau gibi.
Viyana'yı turluyorum,
Viyanalı gibi.
Kaidesinden el sallıyor
Maria Theresa
hükumet binasının önünde
filozoflar şölende.
Sanat, aşk, müzik var
Mozart şehrinde.
Gün doğmadan önce
Jesse ve Celine'in kahve içtiği yerde
Central Cafe'de.
Gemutlichkeit.
Wiener Prater'in
vintage vagonlarında
mevsim ilkbahar.
Dönme dolap
geçme zaman
her şey böyle güzel.
Korku tünelinde
korkunç bir ara
pub'da sosis ve bira.
Rüya gibisin Viyana.
Kara bulutlar aralanırken,
katedrallerin siyahlığı
çıkıyor ortaya.
Prag dedikleri
gotik kraliçenin heybeti.
Charles Köprüsü'nün azizleri
yıldızlara değerken
Tuna Nehri boş durmuyor
kararmış gümüş grisi.
Eski şehrin saati
iskeletleri çağırıyor.
Absinthe kaşığı,
parfüm şişesi,
işkence müzesi.
Din, dan, don...
Her köşe başı Kafka,
böcek adımlarıyla
Trdelnik versek geçer belki
geçmiyor, dönüşüyor.
Şehir karanlık ve yağmurlu
Tiki Taky'nin
çiçekli tanrılarına rağmen.
Aloha ve nemli hula.
Uçuşuyor pelerinlerimiz
gece turunda.
Her şey ölü beyazı
ve yosun tutmuş.
Şövalyelerin hayaletleri
turluyor kaldırımları
ardımız sıra.
Biraz daha bira,
cips ve biraz daha bira.
Bir melek
annesine sarılmış ağlıyor
Olsany'nin mezarlarında
renkli şekerler
yas kutularında.
Kasvetli kutlama.
Cinler servis yapıyor
Orta Çağ restoranlarında,
ekmeğe saplanan bıçak
kalbimizi hedef alıyor
adeta
feryat çigan
meraklı Pagan.
Reverans Prag'a,
kabuslara ve aşka.
Macar kapıları açıldığında
karşımızda Dracula.
Budapeşte'nin salaş barları
dökülür köpüklü biraları.
Kendimizi bırakıyoruz,
Vlad'ın şatosuna karşı.
Ne güzel ilkbaharda
yüzmek kaynar sularda
ve solumak aynı havayı
Macar lordlarıyla.
Balıkçının kalesinde
dalıp gitmek incili şehre.
Yakıt ikmali için
her benzinlikte bir bira.
Prost, na zdravi ve egeszsegere!
Tüm fantastik kitapların
tam ortasında
Orta Avrupa.

Sunday, July 10, 2016

İncik Kolye

Ondan aldığınız her şeyi geri verin...

Bu sefer
insanların hiç beklemedikleri
bir tepki ver.
Daha önce hiç durmadığın
bir tarafta dur.
Yıkıcı, suçlayıcı, ölümcül
değil
tam tersi
gemileri yakma,
köprüleri yıkma
onar, onar, onar.
Sevmeye çalış,
bir türlü sevemediklerini.
Korkulacak bir şey yokmuş dersin,
her şey bir anda değişir,
aniden günün parlar.

Sur, karmakarışık duygularla bakıyordu çocuklara. Öyle zavallı görünüyorlardı ki. Tüm diklenmesine karşın büyük olan da öyleydi. İçi ezildi. Adını koyamadığı bir eksiklik duygusu büyüdü içinde. Kendisine hiç benzemedikleri öyle açıktı ki. Onlar da çocuktu. Onları da tünelin ağzına getiren nedenler vardı. Ama bunlar çok ayrı nedenlerdi kuşkusuz. Kendisinin hiç bilmediği, ama bundan böyle hep bilmek isteyeceği, asla kayıtsız kalamayacağı nedenler. Artık yaşadığı dünyadan başka dünyalar da olduğunu biliyor. Tanıdığı, o güne dek gördüğü çocuklara benzemeyen çocuklar olduğunu. Yıkanmamış, düzgün elbiseler giymemiş. Kocaman, kara gözlerini kırpmadan kendisine bakan... Çocuklar.

O, yalnızlığının tünelini bulmuştu...

Moon Ritual

Cadı Maki

Her şey çok kolay
uçup gidiyor eski enerji
bir geminin sereninden
kavelanın dibine doğru.
Kalbimin nekropollerinde
yeniden doğuyor hayat
her sabah.
Yalnız olmaya direnmeden,
yalnızlığın girdabında,
yalpalayıp
batmadan.
Bir maymun hayaleti
balinanın dişleri
denizci dövmesi
Chris Priestly'nin dehşet öyküleri. 
Kumsalda
simsiyah taşların arasında
parlıyor
şifa güneşi. 
Zarafet
kolaylık
tam var oluş
neşeli yaratım
salıverme
kabullenme.
Işığın hexagon'u.
Taptaze bir yol
uzanıyor önümde
eski yaraları iyileştiriyor
tuzlu su
ve kötü enerjilere karşı
50+ güneş kremi.
Temmuz'a bırakıyorum kendimi
su gibi.
Tam bu şimdi anında
güzelliği görüyorum.
Agora'nın tüylü melodileri.
Miyaaav...