Her yer örümcek ağı
olsa ne yazar,
benim kanatlarım var
göz bebeklerimin üstünde
kafamın içinde
başka patikalar var benim,
hayali arkadaşıyla oynayan
bir çocuk gibi zihnim
kendi içimdeyim
ve kendi hayatıma bakıyorum.
Soylu bir ruh nasıl teselli bulur?
Bunca gül bebeğin içinde,
her yer sarılmışken Pierrot'larla
bir biçimde.
Öldürmeli mi onları
görmeyerek
reddederek bu hayvan kafesini
kuşlarıyla arkadaş Tesla gibi
ya da geçip gitmeli mi
mutluluk hastalığının içinden
kuş gagalı veba doktoru gibi?
Yaşamın özütünü içiyorum
bazen suyun kenarında
yalnız bir Haiku bitkisi,
sessiz bir filmin içinde yaşayan
Theda Bara miti,
Art Deco bir tablonun gediklisi,
gizli bir ormanın Miss Giddens'i.
İşlemez bana duvarlar
benim hayallerden zırhım var.
İçi doldurulmuş kuş değilim ben
lapis lazuliden kanatlarım var
süzülerek bu kabareden
geçip giden...
Utanmaz hayaletler
beyaz şiltelerin altından
bana bakarken,
kalpleri alınmış
merhametsiz kadavralar
aynalarda görünmezken,
doğruyken
bütün yanlışlar,
ruhum romantik Lisbon kızı.
Ruhum Dahlia'nın su perisi.
Hayallerinde özgür çünkü
hayatın sırrını
keşfetmiş biri.