Virtuoso

Çayımı yudumladım ve dedim ki kendime:
Her gün
asla cesaret edemem dediğin
bir şey yap.
Geri döndürülen hiçbir şey
eskisi gibi olmaz.
Zombi anılar,
ete susamış boşluklar,
bilinçsiz açlıklar.
O zaman dönme geriye.
Halka çiz!
Ama n'aparsan yap
olay yerine dönme.
Olgun,
üstat,
bilge,
çocuk ol.
En çok da çocuk ol.
Çocuk olmak festivaldir.
Hiç kimse görmeyecekmiş gibi
yarat.
Tanrı gibi değil,
kendini ortaya koyar gibi,
kızarmış yer elması yer gibi,
zevkle yarat.
Her şeyden
bir şey öğren.
Dost canlısı karanlıktan,
insan yiyen aydınlıktan,
en çok da topraktan.
Aç kendini,
sayısız pencereler olarak.
Üstüne su dökülmüş Gremlin ol.

Keşke arkadaşım olsa...

Kemikler

"I'm too extraordinary to do cleaning." Temperance Brennan

İnsan yalan söyler
ama kemikler asla.
Bu hayatta
içimizi rahatlatan şeyler vardır;
yılbaşı zamanı,
battaniyenin altına girmek,
kar yağdığındaki sessizlik,
kapalı havanın olağanüstü hali,
gece yapılan sandviç,
sıkıca sarılmak,
ileriye baktığında dağları görmek.
Bir de polisiye dizi izlemek var.
Kuru kafaların leydisi B'yi.
Akıllı, güçlü, inançsız birini.
Her gün yeni bir ders
Bones'un sözleri
Booth'un sezgileri
etsiz,
soğuk
ama deruni...
Bilim güven verir çünkü.
Bones gibi hissiz ama hassas.
Her zaman bir açıklaması var
Booth gibi.
Kemiklerine işler
her gerçek.
Çünkü kaç kere görmüşsündür kendini
parçalanmış,
dizilmiş,
anatomik olarak.
İskeletsiz bir hayat yoktur,
kafanın tasını attırmayan bir haksızlık,
şeffaf bir insan yoktur.
Ama kemikler ele verir her şeyi.
Böcekler de öyle.
Her antropolog,
güvenmek isteyen herkes,
her yalnız yolcu
bilir bunu.
Bones, hayatın kendisi.

Masala

İnsana umut veren şeyler vardır.
Bir gülümsemeye karşılık
bir gülümseme.
Başını yukarılara kaldırıp
mimariyi izleme
dağları, ufku panoramik gözlerle.
Merak efekti.
Kendi bilgini toplamak.
Simyacı’nın yolu,
Argan otu,
çiçek süsü verilmiş tatlılar,
güneşin tadını çıkaran insanlar.
Güzel gülümseyen insanlar.
Sıcaklık, sıcaklık, sıcaklık...
Yasemin tütsülerinin kokusu eşliğinde keyifle.
Bazen de miden bulanarak
gelince kokular Fas'la,
fazla...
Karanlık da insanlığa dair.
Miskin iticiliği,
batının açgözlülüğü,
dağların sarsıcılığı,
karışık yemekler yemek.
Meridyen her şey demek.
Yine de insana umut veren şeyler vardır.
Kalbimizin ve beynimizin yerini hatırlatan.
Şiirler yazdıran.
Sakin,
aramaktan vazgeçmiş,
dakik.
Sonsuz uzama yayarak dakik.
Hadi affedelim!
Hadi sıfırlayalım!
Hayatın keskin çizgileri yok çünkü.
İyi ki de yok.

Uzay boşluğu dondurucu soğuk, kapkaranlık ve tamamıyla sessizdir...

En büyük hayalim
uzay boşluğunda
çırılçıplak
süzülmek...

Ave Satanas

Elizabethan bir boyunluk içinde

ne kadar da sade bir şeytanım.

Kalbim karanlık bir oda,

ruhum batmayan güneş

Britanya'dan Hindistan'a.

Her şeyi kitaplara borçluyum.

Etrafıma ördüğüm duvarın 

her bir tuğlası bir kitap.

Ne güzel filmler var,

ne akıllı kadınlar,

önünde kalbimin sıkıştığı manzaralar,

heybetli yapılar, hararetli fırtınalar.

Dünyadan zevk alan bir şeytanım,

krem rengi bir sabahlık içinde

firuze taşlı yüzüklerimle.

Upuzun saçlarımı tarıyorum

kırmızı güllerle süslü kameriyeye karşı.

Ne güzel çay takımları var,

ne huzur verici akşamlar,

ihtişamlı evler, kırık hayaletler. 

Her şeyi ayaklarımın yere basmamasına borçluyum.

Özüne aykırı,

iblislere muhalif,

meleklere uzak,

yıkımlara inat,

uyumlu ve şık.

Cehennemi cennete çeviren bir şeytanım ben.

Sihre inanıyorum...

Küçük çocukların yaşaması gerektiğine,
battaniyenin yatıştırıcı gücüne,
dakikaların konfeti gibi etrafımıza yağdığına,
her evin bir ruhu olduğuna,
sevginin ölümden sonra da devam ettiğine,
delirmemek için aşık olduğumuza,
hayaletlere inanıyorum.

I AM SHERLOCKED!

Beyin yeni seksi.
Takıntılar yani,
var mı ötesi?
Her şeye dikkat kesilen biri
bu dünyada nasıl sıkılmaz ki?
İnsanlar bu kadar aptalken
ve tek dostu bir kafatasıyken.
Sıradan anne babadan
dedektif çocuk çıktı.
Başlı başına efsane,
büsbütün lanet.
Kendini zihin sarayına hapsetti
kaçarken bütün paranoyalarından
ve peşindeyken bütün vakalarının
sıkıcı olmayan.
Sosyopat mı peki?
Hayır, John Watson'a aşık.
Ama her zaman
kurtulur düşüşlerden,
kafasına üşüşen nikotinden.
Beni kimse yaratmadı,
beni ben yarattım.
Kendini öldürdükten sonra,
ölü olmaya son verdi.
Ölüm yeni seksi.
Moriarty yani.

Ayçiçeği ve 6'lı Bira

"See you in another life, brother." Desmond Hume

Ellerimiz uzanıyor bir masanın üstünde
senin etrafın aydınlık
benimki gece.
Uzaklığın ekvator çizgisindeyiz.
Meleklerin tarafında olanla,
inatlaşan şeytanlarla.
İyilik, kötülüğün elinden çalınan ışık.
Kötülük, ışığa mahkum.
Saatler duruyor ellerimiz birleşirken
ya da biz öyle sanıyoruz.
Çünkü var olan his sadece kum
ve kayıp aşklar.
Siyah bir duman
bizi birbirimize bağlayan,
şarap şişesinden çıkan
siyah bir duman.
Işığın olduğu yerde
görüşeceğiz yeniden...

Shtriga

"Dünyada inançtan daha önemli bir şey vardır: Merhamet." Angel

Kendinden şüphe etmen için
uğraşır bazen hayat.
İçten içe her şeyin
henüz bitmediğini bilsen de.
Bundan daha fazlasını yapabilirsin.
Sonunda kazanacaksın...

Hayatının geri kalanında bir his
gece yarısı
seni uykundan uyandırmalı
uyandıracak da.
Çünkü sen iyisin.
Yaptıklarının sorumluluğunu
saklanarak alamazsın.
Yalnız gözü pek olduğunda
kazanacaksın.

Bir insan gibi değil belki,
gecelerin yaratığı gibi
cesaretinle ölerek.
Sonunda kötülüğü rahatsız ederek.
Geride kimseyi bırakmayarak.
Yine de geri gelecek bu düzen
devam edecek kötülük.
İyiliğin çekiciliği de burada,
her defasında
karanlık ve kahraman melekler yaratmasında.

Melek

Dünyada hiçbir şey olması gerektiği gibi değil,
kaba ve zalimce.
Bizler bu yüzden varız.
Dünya olması gerektiği gibi olana kadar,
nasıl olacağını göstermek için
burada olacağız.

Karanlık, güzel bakışlı
kan içici hayal,
ruhsuz kahkahanla beni al.
Gecelerimi kendine yap,
geleceğimi kanat.
Davet edildin çoktan
hadi yanıma yat.
Ben ruhunu çalmadan önce
kötücül gözlerimle,
tiz sesimle
sırtımı tırmala
akdiken bir kazıkla.
Sonsuz geceyi ver bana.
Kaybolalım rüyalarda.
Doğanın çarpık tutkusu bu,
şeytanın parlak zekası,
karanlığın açtığı
kapıların açlığı.
Küller küllere,
dişler dişlere...

Çocuk Mumya

Burada ne işim var benim?
Bütün kainat bana yabancı.
Bir kez daha
kendimi
herkesten
uzak
hissettiğim
yerdeyim.
Yalnız,
çok şey bilen
ve kabul edilemez
kurgusal bir karakterim.
Asil doğdum,
yüksek bir enerjiyle,
emanet gibi.
Aile, çevre, ülke, hiçbiri...
beni yaratmadı
ben onlardan biri değilim.
Gerçek çok daha kadim.
Herkesten daha iyi biliyorum,
herkesten daha önce biliyordum,
ve bu dünyada ne yapacağımı bilmiyorum.
Uzaylısıyım bu çarkın.
Hiçbir estetiğe dahil olamıyorum
hiçbir gruba,
hiçbir geleneğe,
hiçbir eğlenceye,
hiçbir alışkanlığa,
günümüzün zevkleri bana göre değil.
Fantastik boyutların gediklisi.
Asırlardır yaşayan,
yalnız ve soylu
bir vampirin trajedisi.

Söğüt

Gül desenli bir kilimin üstünde

raks ediyor genç kızlar.

Sonra güller dikene dönüşüyor

ayakları kanıyor kızların.

Kanlar kilime geçiyor,

cadı kilimi içiyor...

Kurutulmuş otlar, 

koruma büyüleri,

bilge kitaplar,

uçan kalemler...

Bir pratiğin aydınlıktan

karanlığa dönüşmesi.

Bir ağacın evrimi.

Bir genç kızın matemi,

bir kadının 

mateminden yükselişi.

Her şey birbiriyle ilgili,

mutlaka vardır 

her kara büyünün bir yan etkisi.

Kıyametten önce 

saflık ölür

ve yüceler aramızdan en güçlüsünü seçer,

iyi olmaya çalışan yorulur, patlar

ve genç kızlar büyür.

Ama senin kara büyülerin var

karanlık saçların

herkesten daha güçlü,

herkesten daha akıllı.

Sana fısıldar Osiris

hikayenin nasıl başladığını,

hikayenin aslını.

Ölüleri diriltebilir,

evleri koruyabilir,

kadınların içindeki

gücü uyandırabilirsin sen.

Biraz huzur, biraz tuz, 

yılan derisi, dilek iblisi ve ateşle

biraz da öğütle.

Ak saçlı söğüdün diliyle...

Beyaz bir kurdun üstüne

habersizlerin evine gidiyor cadı.

Saçlarındaki iğneleri saplıyor

her birinin bileklerine.

Önce kanlarını içiyor,

sonra sütlerine kum atıyor,

eşyalarını dağıtıyor daha sonra.

Zayıf noktaları duyguları

ve güvensizlikleri kendilerine.

Cadı bunu biliyor,

hiçbirini umursamıyor. 

Cadı evi yakıyor

içindekilerle birlikte.

Albastı Memoratı

Erdemliliği seksi buluyorum
ölümsüzlüğü ve kontrolü de.
Hayal kurması yaşamasından daha zevkli.
Sabrım yok, dikkatim dağınık.
Dinlemiyorum önemli şeyleri.
Hatırlamak en büyük zevkim,
bir de düzenlemek her şeyi.
Çöpe atınca rahatlıyorum,
değiştirince kendimi, silince eskiyi.
Ben hayalet bir varlığım
ve bu da benim kayboluşum
yüzyıllardır yaptığım gibi.

Mojo

"Baktığım her yerde onun yokluğunu görüyorum." Bella

Gece şifacıdır

dinlemezsen yarasaları. 

Infrared bir gece,

içinde ölülerin fısıltıları.

Kabuslar görürsün

binlerce soru şeklinde. 

Sırtından kanını içer fareler. 

Cadı olur,

üstünden geçer kediler.

Göğüslerine çöker

bir suçluluk duygusu.

Belirsizlik seni boğazından öper.

Fakat dinlemezsen eğer

gece dindirir ağrılarını.

Vampirlerin iç çekişi gibi.

Vampirler nefes almaz çünkü

vampirler uykunda izler.  

İşte bunun için

hayatta kalmalıdır 

tüm emsalsiz varlıklar

ve düşler. 

Çift Kuyruklu Kedi

"Yekler dört yol kavşağında insan eti yiyip, kanlarını içip, bağırsaklarını vücutlarına sararlar idi. Betleri benizleri korkunç bir hal almış, yavlak sert sesle bağırışarak, ellerinde üç dişli yaban ve bayrak tutarak, kapkara ulu yüksek dağ gibi vücutlarıyla dikilerek, ateş rengi örgü saçlarını omuzlarına düşürüp, zehirli yılanlarla vücutlarını süsleyip, donatıp yürüyorlardı." Çaştani Bey Hikayesi

Holland Manners dedi ki,

Gelecek olan kıyamet,
kıyametlerden sadece biri.
Engellendiğinde
kurtulacak çok fazla biri.
Ama bekleyecekler bir sonrakini.
"Kazanamayacaksınız!"
diye hiddetlendi melek.
Tabii ki,
tabii ki kazanamayacağız,
niyetimiz bu değil ki.
Peki, o zaman bu kavga neden
diye sordu melek.
Bizim için kavga yok,
kazanmak da
bunun önemli değil.
Biz devam ederiz.
Sadece devam ederiz.
Biz daima buradayız
intiharlarda, engizisyonlarda, ölüm kamplarında...
yalnız olanın aklında ve kalbindeyiz.
Dünya şeytanlara rağmen dönmez,
onlarla birlikte döner,
onlar sayesinde döner.
Yaşayan her insanın kalbinde kötülük oldukça
biz de varız.
İçlerinde şeytan olmasaydı
her biri birer melek olurdu çünkü...

Sonra biraz ağladı
ve biraz sıcaklık aradı
gittikçe kararan melek.
Sonra daha da soğudu her şey...
Kötülüğü en iyi o biliyordu çünkü
kötülüğün bayağılığını,
değiştiremeyeceğini dünyayı.
Bu gizli düzende
ve büyük resimde
yaptıklarımız bir hiç.
Tüm bunların parlak bir sonu yoksa
o zaman niye yapıyoruz, hiç!
Eğer büyük bir anlamı yoksa
en küçük iyilik,
dünyadaki en büyük şey olmalıydı.
Bu yüzden küçük bir iyilik yeterdi,
elinde küçücük bir iyilik vardı...

Le Chat Noir

Bu yaz 4 kez telefonsuz, büyüleyici zamanlar yaşadım:

1- Roma'da Santa Maria della Concezione dei Cappuccini'yi ziyaret ettiğimde.
2- Köprülü Kanyon'da rafting yaptığımda.
3- Beşiktaş'ta Ay'ın kıpkırmızı olduğu Kanlı Ay Tutulması'nı, çıplak gözle izlediğimde.
4- Belgrade Beer Fest'te sarhoş bir halde havai fişek gösterisini izlediğimde.

Bilgelik getirdi üstat şimdiye...

Derinlik olmadan yükseklik olamayacağı gibi, hiçbir gölge yaratmayan ışık nasıl var olabilir? 

Gerçekten istediğim bir şey yok,

gerçekten ihtiyacım olan bir şey yok.

Bir adak taşım yok,

kendimi kırbaçlamıyorum,

ritüllerim de yok.

Sadece yaşıyorum.

Rock'n road!

Aşramlarda, çadırlarda, ayinlerde

ulaşmadım bilgeliğe

bir barın en karanlık köşesinde,

yatağımın üstünde,

internetin derinliklerinde 

ulaştığım kadar.

Bilgeliğin tanımı değişiyor

bilgelik tekno oluyor

bilgelik, ben buradayım oluyor.

Artık saklanmak yok,

bu bana ait kutsal bir zaman. 

Angelic Orgasm

"Parayı havaya fırlatıyorsun ve bir tarafını seç diyorsun. Bu bir seçim değil." Robert Capa, Sunshine (2007)

Kupa Yedilisi dönemleri.
Karanlıkta oturmayı seviyorum
onun gibi.
Kırmızıyla siyahın seksi.
Erdemi,
eski kitapları
ve klasik müziği.
Hayallerim ölü rengi.
Onun gibi geceleri yaşıyorum,
adapte olamıyorum dünyaya,
gündüz yaşayanlar için dizayn edilmiş bu dünya.
Bir nostaljinin parçasıyım,
kaptırdım kendimi.
Yalnızlığı ve ilgiyi
seviyorum onun gibi.
İçimde hardalımsı bir acı var.
Dönüştürülmek istiyorum
başka boyuttaki bir şeye
tıpkı onun gibi.
Nasıl büyü yapabilirim?
Büyü artık şimdide
parmaklar, Tarot kartları, hayal etmekten fazlası.
İsteklerini ve şifanı
şimdiye taşı.
Ramjarin küresi,
melek otu,
güçlü bir tutku.
Hissediyor musun?
Zamanın
geçmişte
durduğunu...

Güneş Tutulması

Rüzgar esmiyor, konuşuyor

uğultulu bir Urdu dilinde. 

pencereleri zorlayarak

titreterek Ay'ın gölgesini zeminlerde.

Kediler mırlamıyor, mırıldanıyor

küçük bir çocuk 

bizi uyarır gibi

bir kavganın arifesindeymişiz gibi.

Günlerden 11 Ağustos 2018, Cumartesi.

Kanlı Ay'ın üzerinden 2 hafta geçti.

Geceler huzursuz,

geceler kusursuz,

sıcak bütün mabetler.

Elektrik,

cam kırıkları,

mide bulantıları...

Korkuyor bütün efendiler.

Daha iyi bir şeyler geliyor,

gökyüzünden simsiyah bir bulut iniyor çünkü. 

Veni, Vidi, Wicce

Yalnızlığı sevmek
Popüler kültürün parçası olmamak
Bir gruba ait olmamak
Emirlere uymamak
Kötülük yapmamak
Merhametli olmak
Bir erkeğe ihtiyaç duymamak
İstediğin zaman çekip gidebilmek
Kendini iyileştirebilmek
Her şey hakkında bilgi sahibi olmak
Kişisel alana saygı duymak
Ağaçların çocuğu gibi hissetmek
Hayvanları çok sevmek
İncitmemek
Affetmek
Zevkini çıkarmak

yazar Gölgeler Kitabı'nda, kanatların olmadan uçmak adına...

Dünyadan koptuğum anlarda, uçuşurken pelerinim arkamda...

Zaman yavaş,

zaman durur,

başka bir dünya var olur

karanlıkta.

O karanlık ki

davet eder beni

kaybolmaya...

Karanlığın çağrısı derin olur.

Yürürüm yavaş yavaş

temkinli değil,

tadını çıkara çıkara.

Zaman kapatır

kapılarını dünyaya.

Hapseder beni

hem dahil olduğum

hem benden büyük bir tufana.

Parçalara ayrılır zihnim,

ruhum kara,

bedenim vampirlere şifa. 

Başka bir boyutta

sadece ben ve onlar var.

Şimdilik ayrıyız ama.

Bronze

Melek tozu ve tarih
yeter de artar bile seyahatlere
dünyadaki bütün meydanlara
yana yakıla
asaletli bir cadı gibi,
pencereden süzülen
kadim bir aşık gibi,
sır küpü bir kitap gibi.
Yarasanın rüyası
cehennemin ağzında
kırılgan kalplerle dolu
iblissever bir dünyada
biraz macera
biraz da
aşk, tutku ve 90'lar
tam da hayal ettiği gibi
kütüphanecinin,
techno Pagan'ın
çiçeği burnunda
bir zombinin.
Aşk gerçeklerden kopuşsa eğer
fantastik bir hayat olabilir pekala
gerçek dünyayı sevmeyenler için
bir trolü çağırır gibi
daha az sıkıcı boyuta.
Orada sihirler var
ışıltılı gözyaşları,
tensel danslar,
gençlik,
bilgeler ve punk'lar
bir arada orada.

Timothée Chalamet

30'lu yaşlarımın sonlarındayım. Bir gün güneş yüzüme vururken -ki genelde güneş yüzüme vurduğunda aydınlanma yaşarım- hayatımda nelerin çapayla sabit olduğunu fark ettim. Bu fark edişten sonra hafif bir rüzgar esti ki genelde olur bu. Ve kim olduğumu bilmenin tarifsiz hazzını yaşadım. Bence cennet böyle bir şeydi.

* Aile kurmak istemiyorum.

* Kendi yatağımda uyanmak benim için önemli.

* Takıntılarımı seviyorum.

* Erken kalkacağım bir işte çalışmayacağım.

* Ben her yerde yaşayabilirim.

* Ben bir grubun parçası değilim.

* Her şeyden bir parça olma özgürlüğüm var.

* Herkes benim bir parçam.

* Kimseye gerçekten kızgın değilim.

Yalnız, Şekilsiz ve Uyumsuz

"Ahlat Ağacı" günler,
aklımdan çıkmayan
kuyuda sallanan
göğüs boşluğumda sallanan
bir pandülün ucunda
yerleşikliğim.
Hayatımın özeti;
tembellik ve yaratıcılık
tıpkı fıçıda yaşayan
bir bilge gibiyim.
Tuhaf zevklerim,
yalnızlık tutkum,
vicdanımla baş başalığım
Sinan'ın bir bakışında
ağacın dansında
karıncaların yuvasında saklı.
Bir evden daha büyük hayallerim.
Güneşin
kan fırtınasına
döndüğü
yerdeyim.

Anima Sola

Sabina

Bir küpün sakiniyim,
Bakır Çağı'nda
keramik tabutta saklanan
21. yy'da bir müzeden bakıyorum
insanlara.
Hayatım güzel geçti,
çok gezdim,
çok tattım,
çok tanıdım.
E daha ne?
Şüphesiz ki seviyorum ilk tanrı ve tanrıçaları
imparatorlardan daha fazla.
Bir Perge Tiyatrosu'nun deniz canlısıyım,
primitif bir heykel yüzüne dönüşür
içki akşamlarında
şaraptan sonra
çarpılmış yüzüm,
Kylix'lerden damla damla
içtiğim
akşamlarda.
Klasik Dönem ayyaşıyım.
Klasik ayyaşım işte!
Saçlarıma portakal çiçekleri takarım,
Selenka yağı sürerim mesela,
Pyxis'imde sakladığım deniz köpüklerini
veyahut begonvilleri sürerim.
Hiçbir kriterim yok,
kraterden başka.
Soğuk olsun şarabım,
yanında da meyve.
Artemis benim kız kardeşim.
Boynuzlu hayvan başından
bir kapla adadım ona
kendimi
bir Riton'un ağzından
sonsuz hayata...
Hayat benim,
enerji ve zaman
zaten ben.
Ah tatlı Roma
ah kale içlerinde yaşayanlar
ah lahitlerde yaşayanlar
Tkyhe Fortuna!
Güneş, kum ve sonne.
Şans benim yanımda!
Agathe Tykhe!

Hadrian Kapısı'ndan geçiyorum
gururlu ve mağrur.
Ayağım kayar gibi oluyor,
aklıma taşları
imparatorların parlattığı geliyor.
Kılıç ve sandalet...
Yine de Herakles'i anlıyorum ben
bir kez daha.
İçe dönük, hüzünlü ve patetik.
Geç Klasik - Erken Helenistik.
Kalp atışlarım antik ritmik.
Karain'in sakiniyim,
kabuklu gizemlerim,
dişli yollarım,
çiçekli yontmalarım var.
Zorum ama merhametliyim
çünkü ben Likyalı bir gezginim.
Ben bir sokak köpeğiyim.

Karanlık Çağ

Bazı şeyler asla bulunmamalıdır
mesela Pandora'nın Kutusu
ya da buzluğa saklanan bir kase dondurma.
Aynı anda hem karanlık
hem aydınlık bir arada.
Gecenin bir anda gündüz olduğu
kutup gibi
göründüğü gibi olmayanlar gibi.

Bilgeliği öldürdüler
çocukları, ağaçları ve hayvanları...
Merhametsizlik saraylarında
korunaklı bir taht oldu.
Irkçılık, kuraklık, demonyaklık...
böyle başladı yalnızlık.
Kötülük bir kez daha sevinince
topraklar taşa dönünce
ve haklı olan gömülünce.
Sanat çürüdü,
din çürüdü,
insanlık çürüdü.
Cahillik yeni Kafka oldu.

Öte yandan bir çiçek açtı bir yerlerde
renkler asfaltları eritirken.
Her şeye rağmen
denizin mutlu ettikleri varken,
çiçeğin, limonlu ve yoğurtlu şeylerin.
Kediler ve köpekler
sevgiyle uyudu.
Bazı şeyler sevilince iyileşir çünkü.
Gök taşı yön değiştirir belki.
Bitince ölümle bile dalga geçenlerin
bu kanlı ziyafeti.

Bir kuşun seke seke gelişi gibi,
bir demirin çeliğe dönüşü gibi,
pişmanlık gibi gelecek
gelmekte olan.

Yüzümüzü doğaya dönersek eğer...

Altın Çağ

"Yüzyılı atlatıp hayatta kalanlar dağlara kaçacaklar. Ve sonra iyice ormanlık bölgelere çekilecekler. Kuru, temiz, yumuşak ve insan pisliğinden arınmış bu toprak yeni hanedanın hazinesi olacak. Dünyanın bu kararmış durumunda ne yapmak gerektiğini bilemeyen insanlar, daha sonraki nesillerin aydınlanmasını sağlayarak onlara nasıl yaşamaları ve sevmeleri gerektiğini gösterecekler. Ve kuyruklu yıldızın ikinci sefer belirmesiyle artık çocuklar huzurlu, mütevazı, sevgi dolu büyüyüp altın çağı oluşturacaklar." Mother Shipton

Buzlu Yaz

Yine mistik bir yaz oluyor.
Lara Croft'un saatinin peşinden
gizemleri çözmeye gidiyorum
yapraklarla kaplı tapınaklara
mezar soyguncularını avlamaya.
Zaman uçar...
Ama yine de değiştirmemeliyiz zamanı.
Buzluktan yeni çıkmış üzümün
yeşim suratı
buzlu votkanın haylazlığı
karışınca kana
akşam 6 olunca
ve dalgalar inatla parlayınca
her şeye rağmen yaşamak güzel senfonisi.
İçiyorum boğazımı yakan her şeyi.
Gözlerimi açamasam da,
Güneş iyi biri.
Saçlarımı kurutmamak
üstümü örtmemek yeter bana.
Dans eden insanlar,
keyifli uğultular oyalar beni
felaketim de olsa bu mağara.
Karpuz şekeri,
glütensiz dondurma,
kedi esrikliği,
biraz da marine edilmiş tembellik.
Zamanı bizden çaldırlar...
Ama yine de değiştirmemeliyiz zamanı.

Marionette Doll

Edessa'nın tapınaklarında
cinlerin uğrak yeri
doğduğu susuz kasaba
sularını Atargatis çaldı çünkü
balıklarını da.
Ama o Sin'in Ay'ında yıkandı
yılandan bir inisiyasyon
panteonun soylusu
Harrani gibi.
Yıldız-gezegen kültü
inançların en güzeli.
Derken fırfırlı elbiselerle
şaha kalktı bir meydanda
elinde kellesi
saçlarında Kleopatra iğnesi
giyotinin bir tanesi.
Ta ki Santorini'de
bir oyuncak dükkanında
bulana dek kendini
el yapımı tanrıça.

Rüya

Rüyamda felsefe sınavındaydım. Hiçbir soruyu bilmiyordum. Derslerin hiçbirisine girmediğimi fark ettim. Ama bir şekilde hepsine cevap verebildiğimi gördüm ta ki son soruya kadar. Son soruda "Nasıl yaşarsın?" yazıyordu. Hemen öğretmenimin yanına gittim, bana bu soruyu biraz açıklaması için. Felsefe öğretmenim Christopher Nolan'dı. Karlı bir yolda yürüyerek sohbet ettik. Şöyle söyledi: İnsanlar D vitamini almak için güneşe çıkıyorlar. Oysaki güneş her yerde. O anda cevabı buldum. O son soruya kadarki tüm yanıtlarımı içsel olarak vermiştim. Yaşamak için bir yönteme gerek yoktu. Balıklar suyun altında boğulmadığına göre, insanlar da nasıl yaşanacağını bilmek zorunda değildi.

Özgürlük Duygusu

Beni yargılayan her şeyi gübreye dönüştürüyorum.
Zeka, enerji, evren, topluluklar...
Hayatım bana ait.
Onlarla bağlantı kurmaya,
bu ortaklığa
ihtiyacım yok.
Kendi enerjim
kendi bilgeliğim
yeter bana.

Koza

Bilgeliği davet ediyorum
siyah alevli mum,
kuzu kulağı,
yüksek yıldızlar.
Bilgeliği davet ediyorum
gölgeler kitabı,
soğuk üzüm,
siyah dövmeler.
Bilgeliği davet ediyorum
ışık beden,
isli peynir,
nefes dolusu özgürlük.
Bilgeliği davet ediyorum.
Var olmanın zarif halinde yaşıyorum.

Brown Lady of Raynham Hall

Evrenin umurunda değil, enerjinin zekası yok!

Veneficium

Adrienne Rozzi'nin büyü çemberindeyim.

Tüm maddi ve manevi değerlerimi
tuvalet çukuruna gömdü.
Tılsım yamadı üstüne
zeytinyağına batırılmış
karayılan otuna bulanmış
dirilme tılsımı.
Kalk mezarından Ostara vaktinde,
kan için yalvar beşiğinde,
obur ol daima
hortlak ol daima!
Bu bir memorat
ağaçlıklardan gelen.
O bir cazu
Diana'yı avuç içinden öpen.

Yılan ve Boğa

Bir rüyada çıktı karşıma
rahip deliğinden
alametçi.
Erk hayvanımı sordum ona
yılan ve boğa dedi.
Bir kutlamaya değer bu
auto-da-fe havasında
altar ale ve tütsülenmiş ritüel
zehirli elma yanında.
Abracadabra!

Pierrot

Arcana

🎃 Trick Or Treat 🎃

Eye of Moira

Şaman

Vladimir Kireev

Bilincin Tesla'sı

Gömmeden ölünmeyecek şeyler var:

Kitle bilincine hapsolmak mesela
kendine karşı acımasız Mao olmak.
Ve kendine sunman gereken detokslar:
Hipnozdan kurtulmak.
Zihinsel ayinleri,
insan kimliğini
zamanın yakasını bırakmak.
Sesi geliyor
kırılan kemiklerin
ve duyguların
tutunmak isteyen zihnin.
Şimdi artık bilinç var
Tesla bilinci
uyumsuz olmanın enerjisi. 

Morbid Medusa

Kurt kız Ay'dan bir parça yedi,

kan siyahına döndü obsidyen zemin.

Bununla yaşayabilirim,

facialar yaratma gücü olan bir kadınım ben

dedi deniz tuzlu çikolata seven.

İçinde türüf mantarları oluşuyor

ve bundan zevk alıyor.

Çünkü o vahşiliğiyle mutlu

tüyleri, ritüelleri var bir kere

ormanın kadimlerine adadığı.

Ruhani lideri Pazuzu.

Dünyanın son gününde

cenneti getirecek yeryüzüne

Litha elitliğiyle...

Abject

Ben illuminati,
bilgelik ve yaratıcılık
ölüm serüveni.
Kozmik entrikacı,
axis mundi.
Creme Brulee'e kaşık batırmak kadar zevkli.
Bedenimdeki karıncalar
olasılıklar mı?
Yoksa suyla karıştırılmış
okaliptus yağı mı?
Zihnim pervane,
melekelerim kanatsız.
Yaratımda
her şey kınında.
Fışkırıyor ruhumdan
ezeli ve ebedi iblisler.
İçim peynirle ve sevgiyle dolu.
Ben filozofların sülfürü,
kadim aşçılık,
bilgiye dönüşmüş altın.
Tilkinin kuyruğunu takip etmek kadar zevkli
Alcor yolu.

Kimonolo Kedi

Zamanın kopçasını çözdüm

yüzüm bir nehir
ellerim boşluğa uzanan Slenderman.
Yaşıyorum şimdi.
Seçtiğim şey bana ait
o havada
kabarmış bir kek gibi
içimin çeperleri.
Hayat bir yığın bilgi
bin bobin enerji.
Estetik bir an hayat.
Daha güzel ne var
karla kaplı Viktoryen bir evden,
gökyüzündeki bir kedigilden?
Yaşlanmaz ki tahta atlar
bağcıkları çözüldü derilerin
çünkü zaman şimdi serbest.
Yeni bir ben var.
Üretme çağında ana
çocuk yapmanın karbonhidratsız hali.
Hoş geldin kimonolu kedi.