Tuesday, May 29, 2012

Camera Obscura

"Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını farketmeyişimizdir." Marcel Proust

Luray Caverns'in billur suları 
ve her biri birer aşk olan minik ilişkiler. 
Suyun yüzeyine sırt üstü uzanıp 
ayak parmaklarını izlemek gibi
miskin ve keyfekeder. 
Kızıl büyücü Melisandre'nin kızıl saçları
saçlarına takılan çalılar,
karşılıklı şuh kahkahalar.
Kastron Moni'nin dinginliğinde gördüm hepsini.
Vücudumda ipekten dövmeler vardı.
Derken ateş topları fırlattılar karşı sahile
yaramaz maymunlar.

Driver

Aldanma sükunetime
bir çekiç darbesiyle,
enfiye kutunu dişlerinle kaplar,
yerlerde sürüklerim postunu.
Hızıma yetişemez hesapların.
Bakma sakin olduğuma,
ayakkabımı kanla parlatırım ben,
Sırtımda akrebim,
önümde leşlerim var benim.
Öldürür,
sonra severim.

Sunday, May 20, 2012

"Ve kendimi bildiğim tüm süre zarfında hakikati aradım. İşte benim özgün tarafım buydu. Hakikate özlem duyan ve onu her ne pahasına olursa olsun bulmak isteyen bir özgün veçhem vardı. O veçhemin tutkusu iz sürmekti. Yaşamı anlamak, yalanları görmek, kendi varlığımda iz bırakmış etkilerini, benim bundaki katkımı teşhis etmek ve önce kendimi dönüştürmek… Ve bu süreçteki anlayışlarımı yakınımdakilerle paylaşmak benim tutkum ve heyecanımdı." Halil Gül