Sunday, November 04, 2012

Gümüş Renkli Mor Alev


Bak bana ne yaptırdı?

Kendinle konuşurken
öyle itirafların olur ki
inkar ettiğin her şeyi
kabullendiğinde
nefesin kesilir
Ben suçlu değilim!
Sahi mi?
Ben kutsal değilim!

Sunday, October 28, 2012

Parvati


Bu nedir Chandramukhi?
Ben senin güçlü heykeline sığınmıştım.
Sen ise bal mumundan bir bebeğe döndün.
Bak nasıl eriyorsun.
Eğer mum eriyip sönerse burada karanlıkta kalacağız.

Sunday, October 21, 2012

İkona Tesla

Bir aydınlık doldu içime
Nikola;
kuşlarıyla mutlu adam
insan sevmeyen
elektrik büyücüsü.
Bobinlerinden saçtığın 
ışıklarınla,
alternatif akımlar yarattın
hayatımda.
En az senin kadar karşıyım
Edison'ın ampulden tahtına. 

Sunday, October 14, 2012

Soya Sosu ve Kan

"Ben sadece bir kulum. Sense tanrı tarafından seçildin." Sembene

Gecenin glam çocukları
80'lerin funky ışıkları
terli 
kanlı
göbek kası.
Motosiklet çığlığı,
kan çılgınlığı,
güneşin ızdırabı.
"Bir mağaradayım
yolum karanlık.
Ama hala inanıyorum
acının ötesine.
Dalgaları arzuluyorum
karanlığın bitiminde."
Aşkın
şehvetin
diskonun
ilyadası.

Thursday, September 27, 2012

Margo Tenenbaum

Bazı aşklar ensesttir ve enfestir.
Kesik parmaklı şahin,
depresif sigara dumanı,
bir çadırın içinde
iki asilzadenin intiharı.
Sally Storch veya
Paul Schulenburg tablosu gibi.
Sen bana bakmıyorken,
ben sana bakmıyorken.
Yalnızdık,
daha da yalnızız.

Tuesday, September 18, 2012

Anakin

Persona'sı olmayan adam,
ağlıyor iyiliğinden. 
Oysaki
iyilik ve kötülük 
birbirinden asla ayrılamaz.

Tuesday, September 11, 2012

Salaş Barones

Perihan

Erkekler tartışıyorken, pikabın başına gider, bir taş plak takar ve dinlemeye başlarım. Sonra gözlerim uzaklara dalar. Birini hatırlar ağlarım. Üstümde döpiyes bir elbise vardır, saçımda inciler. Rengim cansız pembedir.

Ballı Naciye

Ve erkeğim yatıyorken çırılçıplak yatağımızda, mutfağa iner biraz dolma biraz da rakı koyarım tepsiye. Üstümde sabahlığım vardır, saçlarım uzun dalga dalga. Neşem yerindedir.

Tuesday, August 07, 2012

Doll's Diary vs. Rum Diary

Kızarmış kumla karışık yosun kokusu
burnumun ucundan yavaşça geçer gider
denizden üfleyince Poseidon.
O sırada görebildiğim tek şey ayaklarımın ucudur.
Ayaklarımda pembe ojelerim varken
ve parmaklarımın arasına kum dolmuşken.
Seslenirim
iki adım ötede verandada beni bekleyen sevgilime:
"Bana karpuzlu Mojito yapar mısın?"
O kadar tembelimdir ki
daha izlenecek çok kum tanem vardır önümde
sahilde gezinenlerin ayak izleri,
seksi bir çift,
dore rengi bilezikler taktığım kolum,
leopar desenli şifon pareom,
göğüslerim.
Mojito'mu mutfaktan blender sesleri eşliğinde getirir sevgilim.
Dudaklarımda tatlı içkinin ve kavunlu rujumun tadı vardır.
Denizi,
yine sevişmeyi
veyahut yüzmeyi,
Meksika işi vantilatör sefasını hayal ederim
dağınık yatakta.
Rakı kokan odada.
Balık ızgarası çok çekse de beni.
Mojito'mu yudumlamaya devam ederim.
Ellerimden su akar,
buzlarla oynarım,
her şeyde biraz buz olsa derim içimden,
buzlu tatlı,
buzlu deniz,
buzlu şezlong.
Belki üstümüzde biraz buz gezdiririz sevgilim, ne dersin?
Geceyi böyle edebilirim.
Hayatın sarhoşluk olduğu hakkında Hunter S. Thompson lafları edebilirim.
Beyaz bikinim,
arı kovanı saçlarım,
çapkınlığım hakkında.
Ya da Great Gatsby'nin komşum olmasını ne kadar istediğimden.
Onun yerine Mojito'mun bitişini seyrederim.
Bu seferki içkiler benden.
Gece olmuş, çıplak yüzebiliriz,
ne dersin sevgilim?

Wednesday, July 25, 2012

Sermest


Her şey
rüya içinde rüya.
Uyandığında
uyuyorsun,
gözlerini açıyorsun,
rüyaya
bir topacın
kendi etrafındaki
turunda.
Korkma,
asla uyanmayacaksın
uyuduğunda
gerçekliğin
kaybolduğunda.
Çünkü hayat
bir uyku felci
rüyanda.

Friday, July 20, 2012

Dekadan Zen

Sadeleştirin, sadeleştirin,
der Thoreau.
Öldürün keyfinizi kaçıran dostları,
sizi mezarına çekmek isteyen,
bir dansı çok görüp somurtanları.
Dillerinden iyi bir şey duymadıklarınızı
baltayla öldürün,
koyun buzdolabına.
Gürültüyü kesin hayatınızdan.
kalabalığı,
yargı da bir gürültüdür
baskıyı,
zorlayı
öldürün.
Bedlik amirlerinin kafası kopsun da
etraf batmasın
sarın muşambaya
sahteliklerini. 
Azaltın insanları, 
eylemleri.
Doğaya dönün.

Friday, June 08, 2012

Tuesday, May 29, 2012

Camera Obscura

"Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını farketmeyişimizdir." Marcel Proust

Luray Caverns'in billur suları 
ve her biri birer aşk olan minik ilişkiler. 
Suyun yüzeyine sırt üstü uzanıp 
ayak parmaklarını izlemek gibi
miskin ve keyfekeder. 
Kızıl büyücü Melisandre'nin kızıl saçları
saçlarına takılan çalılar,
karşılıklı şuh kahkahalar.
Kastron Moni'nin dinginliğinde gördüm hepsini.
Vücudumda ipekten dövmeler vardı.
Derken ateş topları fırlattılar karşı sahile
yaramaz maymunlar.

Driver

Aldanma sükunetime
bir çekiç darbesiyle,
enfiye kutunu dişlerinle kaplar,
yerlerde sürüklerim postunu.
Hızıma yetişemez hesapların.
Bakma sakin olduğuma,
ayakkabımı kanla parlatırım ben,
Sırtımda akrebim,
önümde leşlerim var benim.
Öldürür,
sonra severim.

Sunday, May 20, 2012

"Ve kendimi bildiğim tüm süre zarfında hakikati aradım. İşte benim özgün tarafım buydu. Hakikate özlem duyan ve onu her ne pahasına olursa olsun bulmak isteyen bir özgün veçhem vardı. O veçhemin tutkusu iz sürmekti. Yaşamı anlamak, yalanları görmek, kendi varlığımda iz bırakmış etkilerini, benim bundaki katkımı teşhis etmek ve önce kendimi dönüştürmek… Ve bu süreçteki anlayışlarımı yakınımdakilerle paylaşmak benim tutkum ve heyecanımdı." Halil Gül

Monday, February 27, 2012

Night Circus

Kırmızı ışık,
elektrikli şömine,
leopar çarşaflar,
tatlı içkiler...
Japon aşk otellerinde gibiyiz.
İçimdeki yarayı iyileştiriyor
ve vahşiyi ortaya çıkartıyor.
Kadını ininde öldürmek gerek!
Ölüm saçan hayvanların
ele başını
anneyi.
İçimi gösteren
tülden bir elbise giyiyorum,
bileziklerim var
kolumu oynattıkça ses çıkartan
ve sahile karşı sigara içiyorum
yüzümde bir ton makyajla.
"Sen şeytansın." diyor bana.
Bence ben cadıyım.

Mandala


Gökyüzü mürdüm grisi
küçük kumdan bir girinti
kayalıkların arasında
upuzun bir deniz feneri
ışığı dairesel sisli.
Kumların üstünde maceracı bir sandal.
Kırılmadan önce benim sandalımdı
şimdi metafizik.
En çok kıyıda yüzmeyi seviyorum.
Havada şimşeklerin çakmasını,
rüzgarın uğultusunu,
Siren'lerin elemli şarkısını.
Pullu bir Syrena'yım ben
kuyruğum lateksten
saçlarım sedef sarısı.
Genişliyorum.
Taşıyorum.
Taşları döven
dalgalar oluyorum.
Girift mağaralara kadar uzanıyor sesim.
Dövmeli denizcimi bekliyorum
kanını içmek için.

Sunday, February 19, 2012

Gugli gugli go away!

Metal tadındayım.
Dilinizi dokundurduğunuzda irkilirsiniz.
Mideniz bulanır,
dişleriniz kamaşır.
Beni soğuk bulursunuz
Bir miktar krem şantiyle anlamlı olabilirim.
Tadım kötü değildir.
Tadım tatsızdır benim.

Friday, January 27, 2012

Thelema

En çok ölümsüz olmayı isterdim
ve vücudumun parlamasını.
İnsan olmak ağır, hüzünlü ve yaşlı.
Vampir olmanınsa tek kötü yanı
susamak.
Susamaya katlanamıyorum.