Sunday, July 10, 2016

İncik Kolye

Ondan aldığınız her şeyi geri verin...

Bu sefer
insanların hiç beklemedikleri
bir tepki ver.
Daha önce hiç durmadığın
bir tarafta dur.
Yıkıcı, suçlayıcı, ölümcül
değil
tam tersi
gemileri yakma,
köprüleri yıkma
onar, onar, onar.
Sevmeye çalış,
bir türlü sevemediklerini.
Korkulacak bir şey yokmuş dersin,
her şey bir anda değişir,
aniden günün parlar.

Sur, karmakarışık duygularla bakıyordu çocuklara. Öyle zavallı görünüyorlardı ki. Tüm diklenmesine karşın büyük olan da öyleydi. İçi ezildi. Adını koyamadığı bir eksiklik duygusu büyüdü içinde. Kendisine hiç benzemedikleri öyle açıktı ki. Onlar da çocuktu. Onları da tünelin ağzına getiren nedenler vardı. Ama bunlar çok ayrı nedenlerdi kuşkusuz. Kendisinin hiç bilmediği, ama bundan böyle hep bilmek isteyeceği, asla kayıtsız kalamayacağı nedenler. Artık yaşadığı dünyadan başka dünyalar da olduğunu biliyor. Tanıdığı, o güne dek gördüğü çocuklara benzemeyen çocuklar olduğunu. Yıkanmamış, düzgün elbiseler giymemiş. Kocaman, kara gözlerini kırpmadan kendisine bakan... Çocuklar.

O, yalnızlığının tünelini bulmuştu...

Moon Ritual

Cadı Maki

Her şey çok kolay
uçup gidiyor eski enerji
bir geminin sereninden
kavelanın dibine doğru.
Kalbimin nekropollerinde
yeniden doğuyor hayat
her sabah.
Yalnız olmaya direnmeden,
yalnızlığın girdabında,
yalpalayıp
batmadan.
Bir maymun hayaleti
balinanın dişleri
denizci dövmesi
Chris Priestly'nin dehşet öyküleri. 
Kumsalda
simsiyah taşların arasında
parlıyor
şifa güneşi. 
Zarafet
kolaylık
tam var oluş
neşeli yaratım
salıverme
kabullenme.
Işığın hexagon'u.
Taptaze bir yol
uzanıyor önümde
eski yaraları iyileştiriyor
tuzlu su
ve kötü enerjilere karşı
50+ güneş kremi.
Temmuz'a bırakıyorum kendimi
su gibi.
Tam bu şimdi anında
güzelliği görüyorum.
Agora'nın tüylü melodileri.
Miyaaav...