Sunday, July 22, 2018

Anima Sola

Sabina

Bir küpün sakiniyim,
Bakır Çağı'nda
keramik tabutta saklanan
21. yy'da bir müzeden bakıyorum
insanlara.
Hayatım güzel geçti,
çok gezdim,
çok tattım,
çok tanıdım.
E daha ne?
Şüphesiz ki seviyorum ilk tanrı ve tanrıçaları
imparatorlardan daha fazla.
Bir Perge Tiyatrosu'nun deniz canlısıyım,
primitif bir heykel yüzüne dönüşür
içki akşamlarında
şaraptan sonra
çarpılmış yüzüm,
Kylix'lerden damla damla
içtiğim
akşamlarda.
Klasik Dönem ayyaşıyım.
Klasik ayyaşım işte!
Saçlarıma portakal çiçekleri takarım,
Selenka yağı sürerim mesela,
Pyxis'imde sakladığım deniz köpüklerini
veyahut begonvilleri sürerim.
Hiçbir kriterim yok,
kraterden başka.
Soğuk olsun şarabım,
yanında da meyve.
Artemis benim kız kardeşim.
Boynuzlu hayvan başından
bir kapla adadım ona
kendimi
bir Riton'un ağzından
sonsuz hayata...
Hayat benim,
enerji ve zaman
zaten ben.
Ah tatlı Roma
ah kale içlerinde yaşayanlar
ah lahitlerde yaşayanlar
Tkyhe Fortuna!
Güneş, kum ve sonne.
Şans benim yanımda!
Agathe Tykhe!

Hadrian Kapısı'ndan geçiyorum
gururlu ve mağrur.
Ayağım kayar gibi oluyor,
aklıma taşları
imparatorların parlattığı geliyor.
Kılıç ve sandalet...
Yine de Herakles'i anlıyorum ben
bir kez daha.
İçe dönük, hüzünlü ve patetik.
Geç Klasik - Erken Helenistik.
Kalp atışlarım antik ritmik.
Karain'in sakiniyim,
kabuklu gizemlerim,
dişli yollarım,
çiçekli yontmalarım var.
Zorum ama merhametliyim
çünkü ben Likyalı bir gezginim.
Ben bir sokak köpeğiyim.