Sunday, March 22, 2020

Dorabella

Dağınık saçlarıyla
tek gözünü örtmeyi seven kadın
elflerin şarkılarını dinliyor
ve şiirlerini okuyor kadınların.
Kumaşların kıvrımlarını seviyor
bir de eski elbiseler giymeyi.
Felsefenin yorgun
ama asla yenik olmayan
kapılarından geçiyor
bir komutan edasıyla.
Yapraklardan maske yapıyor
ve anı kutluyor
bilgeliği davet eden nefesle.
Dünya, kendi ışığına gebe.
Suyun üzerinde
safir ışıklar bırakan
güneşle yürüyor savaşçılar.
Umuttan örülmüş
Mithril zırh giyen kadın,
savaşçı oluyor mart destanında.

A Proustian Moment

Dünya serafimlerini devreye soktu,
her şey olması gerektiği gibi.
Bütün tahtlar sarsılır
ve bütün insanlar yalan söyler.
Sura üfledi dünyanın asıl sahipleri:
kor ona, kor ona, kor ona
şimdi her zamanki yaşam!
An diyor ki sakin kal yüreğim.
Bir an, bir koku, bir ortam...
Kendiliğinden ve yoğun bir şekilde
canlanananılar...
Hayatta kal,
hatırla o capcanlı hissi.
Sabah çiyinin verdiği dinçliği, kahvenin kokusunun şehvetini, kedilere dokunmak yumuşaktır her zaman ve kahkaha atarak kaldırmak var kadehini...
Şimdi gör kendinde hayatı
görmediğin anları.
Bir şarkının insanın içini üşüten gizemini, kendini sakınmayanın cesaretini, ehlileştirilmemiş olan her zaman özgürdü ve filmler bize cevabı çoktan sundu...
Parçasısın her ne yaşandıysa,
geçmez elinin kiri ne kadar yıkasan da.
Hazırlıklısın yüreğim sen bu savaşa.
Yalnızca evrenin sırrına vakıf olanlar
ve sanatçılar hayatta kalacak.
Bütün imparatorluklar yıkılır
ve çiçeklerin açmak için bu bilgiye ihtiyacı yoktur.
Tükenmenin anı değil bu.
Tekrar hayata dönmeli,
yeşermeli. 🌿
Bahar gibi uyanmalı duygular.
Ne de olsa katilimiz
hep o fark edilmemiş anlar.
Zeki ve hassas ol yüreğim.
Çok geç olmadan
var oluşunun tadına var.
Bütün feveranlar geçer
ve hayat her zaman ilginçtir.
Hayat,
bu
kadar
işte!