Wednesday, June 15, 2016

The Creature

"Bir bakar mısınız Miss Ives. Lütfen. Siz busunuz. Lütfen unutmayın."

Hep saklanmak zorunda mıyım
olduğum kişi olmaktan?
Buzullar, çıkmaz sokaklar, tavanarası.
Yeniden yaratılmanın
yeniden sancısı.
Acılar katlandı
acılara katlandım.
Kan, et, kesikler ve yanıklar.
Göz yaşından yaratıldım
yüksek voltaj elektrikle
ve yalnızlıkla.
Fakat kimse
düşünmek zorunda kalmadı
hayatı
benim kadar.
Hiçbir melek
düşmedi bu kadar
ağır ve zahmetli.
Şimdi sohbetler ediyorum
şeytanın annesiyle
ve dansa katılıyorum
yüzümün ölü derisiyle.

Ruhumu Besliyorum

Ruhumun karanlık dehlizlerine
tüpsüz dalıyorum
ve bu çok hoşuma gidiyor.
Bundan fazlası
kirazdaki çilek tadı
olduğumu biliyorum.
Bir kitabın satırlarında,
bir dizinin senaryosunda,
bir şarkının sözlerinde,
ruhuma açılan bütün kapılarda,
beni bekleyen bir hikaye.
Kendi içime baktığımda
uçurumlar görüyorum,
çiçeklenerek büyüyen.
Percy Shelley'nin Cerberus'ları.
Yarasa, tilki, örümcek, sıçan, akrep
tüm gece yaratıkları.
Çirkin
istisnai
kırık şeyler
sevilmeyen
hepsini seviyorum.
Kendimi kabul ediyorum.
Hassas kalbimi,
nazik doğamı
ve karanlığımı.
"Penny Dreadful"un
gölge dünyası,
Radiohead'in vesvesesi
beni besliyor.
Yaramaz bir Hint tanrıçasıyım
hala bazı şeylerin
bana uymadığını görmek için
deniyorum.
Yakıldığımı
ama yanmadığımı biliyorum.

Lucifera

"Yatağımı, kara ölümün kazandığı zaferlerin kaydını tuttuğu mezarlara ve tabutlara yapıyorum." Percy Shelley