Friday, February 22, 2008

Avrupa Notları

Brüksel: Duvarları ayna kaplı otel odası, çikolata çeşmesi/terlemiş dudaklar, uykusuzluk, gece boyu seyredaldıran St Michel'in sarımtırak ışıkları, Flemenkçe ya da Fransızca bir fısıltıda, "hep kalmak istiyorum/hiç gitmek istemiyorum" der gibi gözlerim.

Bruges: Yaldız işlemeli minicik evlerin gölgeleri ya da butik dükkanlardan yayılan çikolata kokusu, su kanallarına vuruyor öğle mahmurluğu, dantel sevdalarında şehrin, bir dal Ziganov tüttürüyorum.

Paris: Sıcak kruvasanlar, atıştırmalık baguette'ler, kremalı sabah kahvaltısı, Champs Elysees'i arşınlatan parfume kokusu, Eiffel'in simli gece seyrinde Madame Frau Doll'un creme brullee a la vanille takıntısı, Notre Dam de Paris'ten sarkan edepsiz bir gargoyle ya da Opera De Paris'te yaşayan serial bir phantom, Moulin Rouge kadınlarının sızlayan topukları, Louvre'nin Milo Venüsü, Psyche ve Cupid'i terütaze aşkın, heyecanı adımlarca öteden hissedilen, sanat karşısındaki coşkuyla ödüllendiren Winged Victory of Samothrace, "Bordeaux şarabı yanında bir parça fromage'yle ikram edilirse güzeldir" der Parisien, bonne jour monsieur, au revoir mon amour!

Lüksemburg: Köprünün altından sızan sis, şehre kilometrelerce uzaklıkta bir Merkür, küvet dolusu banyo köpüğü, sızlayan kemiklerin valsi, sabah çiyi, alacakaranlığa kadar öter Minerva'nın baykuşu.

Köln: Ballı Berliner pastası, kömür isine belenmiş siyah gotik katedral, alelacele yapılan siyah göz makyajı, koca taşlı ucuz aşk yüzüğü.

Amsterdam: Dam'daki pantomime'ci, Red Light sakini hanımlar, afrodizyağı bol Shiatsu The Garden Of Love losyonları, bir paket çikolata tüpü ve at kılı fırçası, isterim ki sırtını süslesin şiirlerim, joint dumanında trigonal masa ayini, The Amsterdam Dungeon'da ruh teslim töreni, hazır mı sex shop outletten Frau Doll'un incili jartiyeri? Akşamüstü alınan dil altı mor peppermint'ler.