Saturday, October 14, 2017

Through the Looking Glass

Toprak ıslak ve zombiler mezarlarından rahatça çıkıyorlar. Geçmişle geleceğin birbirine girdiği bir zaman dilimi daha. Hatıralar bozuk et kokuyor...

Yaşadıklarım zihnimde iskambil kağıtları gibi açılıyor
paralel evrende başka bir ben huzurludur belki de.
Bir yerlerde bir şeyler ne umutlarla başlamıştı
gençlik hayalleri vazodaki çiçeklerdi.
Burası çiçeklerin çürüdüğü yer,
burada canlı çiçekler sadece tablolarda.
Siyah renkle başlıyor her şey, zifiri dürüstlükle.
Doğadaki her şey siyah, ışığın etki ettiği yerler haricinde.
Bazı geceler geride bıraktıklarımın hüznü çöküyor.
Seçimlerimin beni getirdiği noktalarda
bir gülümseyiş kurudu, bir kalp kırıldı, bir umut parçalandı.
Eskiden çıkıp gelen biri hayaletleri de beraberinde getiriyor
ondan değil, o zaman olduğum şeyden kaçıyorum.
Korkunç bir an için fütursuzca harcananları hatırlıyorum.
Gençliklerin solduğunu, eksik kaldığını bazı çocukların
ölümün gerçek olduğunu, güzelliğin öldüğünü
insanın kötülüğünü ve sevmeye değer olduğunu hatırlıyorum.
Hayat hiçbir zaman hep keyifli değildir ki zaten.
Hayvanlar bunu bildikleri için gülmezler.
Herkesin öldüğü bir zaman vardır bu oyunda
gülüşlerin fotoğraflarda kaldığı, gerçeklerin kırbaç gibi çarptığı
hiçbir şeyin aynı kalmadığı.
O zamana kadar, tüm çiçeklerin yaşamı doğaçlama.