Saturday, June 25, 2016

Penny Dreadful

Londra'nın sisli ve sinsi sokaklarında
ucuz polisiye romanlar satıyor bir sahaf
sapkın ve gotik romanlar.
Turuncu peluş saçları,
yüzükleri büyük taşlı
piposunda keneviri,
fincanında kahvesi
transa geçerken.
Kendine gece varlığı diyor
ve onlardan biri oluyor her sayfada.
Dorian Gray'in göz alıcı evinde
zevkin elli tonunu yaşıyorlar.
Burada ölüm ve yaşlanmak yok,
sıkılmak var.
Hedonistik dikta.
Kesici ebenin kır evinde 1 hafta,
Vanessa Ives'la
cadılığın incelikleri,
kötülüğün kitabı hakkında.
Bir akrep çiz duvara
kanla
sen sen ol,
sakın onlara uyma
my little scorpion
kara humma.
Kali'nin küvetinde siyah sigara içiyor,
vodoo bebekleri
ve cadı kızları.
Lucifer, şeytanın anası.
Sonra yolculuğu devam ediyor,
Adriyatik Denizi'nden,
Frankenstein'ın mozolesine.
Electric blue
var oluşsal kramplar
göz yaşı, göz yaşı, göz yaşı.
Vampirler şeytanlara karşı.
Demimonde.
Bir akıl hastanesinin beyaz odasında
John Clare'le sohbette.
Bir müzenin taxidermy bölümünde
Dracula'yla sohbette.
Biraz daha gizem
Joan of Arc azizeliği.
Saklanmak,
ne olduğunu inkar etmek değil
çıkıp dans etmek zamanı.
The Creature'dan Miss Ives'a
beşikten mezara
lanetten kehanete.
Sisler çekilecek,
gürbüz bebekler doğacak,
hayat normale dönecekti.
Tıpkı Tarot'ta dediği gibi:
Tahmin edilebilirdi.

Zambak bırakıyor sahaf
mezarının üstüne
gece gelenin.
Huzurla...

The End